Bu dersimizde İngilizcede bir amaç belirtirken kullandığımız so that ve in order that yapılarını öğreneceğiz.
Reklamsız, tahtaya zoomlu, sınırlı internet hatlarında bile açılabilen ve ömür boyu erişim veren Udemy Kursumu Deneyin: https://bit.ly/3Duf9BK
http://www.turengkitap.com
https://www.instagram.com/ozerkirazingilizce
https://www.facebook.com/ingilizcekonuanlatimi
Her ikisini de Türkçedeki, “…sın diye” ya da “…mek/mak için” anlamlarını vermek amacıyla kullanıyoruz. Tabi beraber kullandığımız fiile göre bu çekimler değişebiliyor. So that ve in order that yapılarının her ikisi de aynı anlama sahip olmasına karşın in order that, yazılı dilde kullanmayı tercih etmemiz gereken, daha resmi bir ifade.
So that ve in order that yapıları da birer bağlaç görevinde kullanıldığı için, yan cümle ve temel cümle kavramlarımız yine devreye giriyor. Yan cümle ile kast edilen şey, içinde bu ifadelerden birinin geçtiği kısım; temel cümle ise, kendi ayakları üstünde durabilen esas cümleciğimiz.
Yan cümleyi oluştururken hangi zamanı kullanacağımız konusundaki seçeneklerimiz biraz sınırlı. İçinde so that veya in order that geçen yan cümlede, will/can/would/could sözcüklerinden birini veya nadiren de geniş zamanı kullanıyoruz. Bunu belirleyen şey ise, her zamanki gibi temel cümlemizin zamanı oluyor.
Temel cümlemizin geçmiş zamanlardan birinde olduğu durumlarda ise, will ve can kelimelerinin geçmiş hali olan would ve could sözcükleri görevi devralıyor.
İçinde in order that veya so that geçen ifadelerde, diğer bir alternatif olarak may ve might sözcüklerini duymamız da mümkün. Küçük de olsa, bir olasılığın anlatılmaya çalışıldığı bu tür ifadelerde, temel cümlenin zamanına göre may ve might alternatiflerinden birini seçebiliriz.
Bu derste öğrendiğimiz so that yapısını, 86. derste gördüğümüz so … that ile karıştırmamak gerekiyor. “O kadar … ki” anlamlarına sahip olan o so … that kullanımında, so ve that sözcüklerinin arasına bir sıfat veya zarf giriyordu. Sonuç olarak da, “so ugly that, so small that, so quickly that” gibi ifadeler ortaya çıkıyordu. Burada ise so ve that sözcükleri ayrılmaz birer bütün.
Bir de tabi, 95. derste öğrendiğimiz ve “bu yüzden” anlamına gelen so kelimemiz var ki, bunu da so that kullanımıyla karıştırmamak lazım. “Hocam karışmazlar ki, bunun that’i var!” diye düşünsek de, so that kullanımındaki that kelimesi, sözlü dilde bazen atılıyor ve geriye sadece so kelimesi kalıyor. Yine de cümlede yarattıkları anlam farklarından bunları ayırt etmek kolay olacaktır.
Mesela bu üç so kullanımı arasındaki farkları görmek için üçünü bir potada eritelim:
He practised hard so that he could perform well.
İyi bir performans sergileyebilmek için çok sıkı antrenman yaptı.
He practised hard, so he performed well.
Çok sıkı antrenman yaptı, bu yüzden iyi bir performans sergiledi.
He practised so hard that he performed well.
O kadar sıkı antrenman yaptı ki, iyi bir performans sergiledi.
Sözlü dilde karşımıza çıkarak kafa karıştırabilecek diğer bir so - that kombinasyonu ise, “peki/öyleyse/demek” gibi anlamlara sahip olan so ve that kombinasyonu. Bu kullanımda so ve that sözcüklerinin arasında biraz beklendiği için bunu diğerlerinden ayırt etmek kolay olacaktır.